Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Add Starynovel to the desktop to enjoy best novels.
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Your cookies settings
Strictly cookie settingsAlways Active
TESADÜFİ AŞK
READING AGE 4+
Yht Tan
Romance
ABSTRACT
Bölüm 1: Tesadüfi Karşılaşmaİstanbul'un kalabalık sokakları, baharın ılık rüzgarıyla hareketlenmişti. Güneşin altın rengi ışıkları, tarihi yarımadanın taş binaları üzerinde dans ediyor, şehrin kendine has karmaşasına sıcak bir dokunuş katıyordu. Bu canlı atmosferin içinde, hayatının rutinine sıkı sıkıya bağlı genç bir kadın olan Elif, her zamanki gibi koşturuyordu.Yirmi yedi yaşındaki Elif, başarılı bir mimarlık ofisinde proje yöneticisi olarak çalışıyordu. İşine olan tutkusu, onu çoğu zaman uzun saatler boyunca masasının başına kilitlemiş olsa da, İstanbul'un tarihi dokusunu modern tasarımlarla harmanlama hayali, ona her türlü yorgunluğu unutturuyordu. Bugün de, önemli bir proje toplantısına yetişmek için acele ediyordu. Elinde kahve dolu bardağı, kalabalığın arasından sıyrılmaya çalışırken, dikkatsiz bir an sonucu, önünde aniden duran birine çarptı.Sıcak kahve, Elif'in beyaz bluzunun önünü ıslatırken, çarptığı kişi de hafifçe sendeledi. "Çok özür dilerim! Gerçekten görmedim," diye telaşla mırıldandı Elif, peçeteleriyle lekeyi temizlemeye çalışırken.Karşısındaki adam, koyu renk gözleri hafifçe şaşkınlıkla açılmış, nazik bir gülümsemeyle Elif'e bakıyordu. "Önemli değil. Benim de acelem vardı sanırım." Sesi, İstanbul'un gürültüsü içinde bile sakin ve davetkar tınıyordu.Elif, başını kaldırıp adama baktığında, bir an için nefesi kesildi. Karşısında, uzun boylu, geniş omuzlu, karizmatik bir yabancı duruyordu. Dağınık koyu kahverengi saçları, hafifçe rüzgarda dalgalanıyordu. Üzerinde, sanki dünyanın farklı köşelerinden toplanmış gibi duran, rahat ama şık kıyafetler vardı. Gözlerindeki sıcaklık ve samimiyet, Elif'in içini hafifçe ısıtmıştı."Ben Elif," diye kekeledi, hala olayın şokunu atlatamamış bir şekilde."Memnun oldum, Elif. Ben de Demir." Adamın sesi, adıyla birlikte daha da anlam kazanmıştı. Demir... Tıpkı çelik gibi sağlam ve bir o kadar da çekici bir isim.Kısa bir an için, İstanbul'un kalabalığı ve koşturmacası sanki durmuştu. İki yabancı, tanımadıkları bir duygunun ilk kıvılcımlarıyla birbirlerine bakıyorlardı. Ancak zaman acımasızdı. Elif'in telefonunun alarmı çaldı, onu toplantısının başlamak üzere olduğuna dair uyarıyordu."Gitmem gerek," dedi Elif, hafif bir hayal kırıklığıyla. "Tekrar özür dilerim, Demir.""Sorun değil, Elif. Belki bir gün tekrar karşılaşırız," diye yanıtladı Demir, gözlerindeki anlamlı ifadeyle.Elif, aceleyle oradan uzaklaşırken, kalbinde tuhaf bir çarpıntı hissediyordu. Tanımadığı bu yabancı, Demir, sanki hayatının akışına küçük ama etkili bir müdahalede bulunmuştu. Toplantı boyunca zihni sık sık o anıya kaydı, Demir'in gülümsemesi ve sıcak bakışları aklından çıkmıyordu.Günler haftaları kovaladı. Elif, iş hayatının yoğun temposuna geri dönmüş olsa da, o tesadüfi karşılaşmanın izleri hala kalbinde tazeydi. Zaman zaman, o kalabalık sokakta Demir'i tekrar görme umuduyla yürürken kendini yakalıyordu. Ancak İstanbul, milyonlarca insanın yaşadığı devasa bir labirentti ve tesadüfler her zaman tekrarlanmıyordu.Bir akşam, Elif, en yakın arkadaşı Ayşe ile şehrin popüler bir kafesinde oturuyordu. Ayşe, Elif'in enerjik, hayat dolu ve sosyal kelebeği olan tam zıttıydı. Elif, o gün yaşadıklarını Ayşe'ye anlatırken, Ayşe'nin yüzünde meraklı bir ifade belirdi."Vay canına, Elif! İlk görüşte aşk mı dedin sen buna?" diye takıldı Ayşe, kahvesinden bir yudum alarak.Elif, hafifçe kızararak, "Saçmalama, Ayşe. Sadece... etkileyiciydi. O kadar.""Etkileyici ha? Anlaşıldı," diye gülümseyerek yanıtladı Ayşe. "Belki de kaderin bir cilvesidir, kim bilir?"O akşam, Elif eve döndüğünde, zihninde hala Demir'in anısı vardı. Ayşe'nin sözleri, içindeki o küçük umut kıvılcımını yeniden alevlendirmişti. Acaba gerçekten tekrar karşılaşabilirler miydi?Ertesi hafta sonu, Elif, uzun zamandır gitmeyi planladığı bir sanat galerisine gitmeye karar verdi. Şehrin tarihi bir semtinde yer alan bu galeri, genç ve yetenekli sanatçıların eserlerini sergiliyordu. Elif, sanatın büyülü dünyasına kendini bırakmak ve hafta içi yaşadığı stresin birazını atmak istiyordu.Galerinin loş ışıklı salonlarında dolaşırken, bir tablonun önünde duraksadı. Soyut renklerin ve cesur çizgilerin hakim olduğu bu eser, ona derin bir şeyler fısıldıyordu sanki. Tabloya o kadar dalmıştı ki, yanına birinin yaklaştığını fark etmedi bile."Etkileyici, değil mi?" tanıdık bir ses duyuldu yanında.Elif, irkilerek başını çevirdiğinde, gözlerine inanamadı. Karşısında, o kalabalık sokakta kahvesini döktüğü yabancı, Demir duruyordu. Kalbi, yeniden hızlanmaya başlamıştı."Demir... Siz... Burada?" diye şaşkınlıkla sordu Elif.Demir, sıcak bir gülümsemeyle yanıtladı. "Evet, buradayım. Sanatla aram iyidir. Ve görünüşe göre, kader bizi tekrar bir araya getirdi."O an, İstanbul'un büyülü atmosferi,sanatın dinginliği ve iki yabancının yeniden kesişen yolları, Elif'in kalbinde bambaşka bir duygunun yeşermesine neden oldu. Belki de Ayşe haklıydı. Belki de bu sadece bir tesadüf değildi. Belki de hayat, onlara bambaşka bir hikaye yazmak için bir fırsat sunuyordu